Dijital Çağda Diş Hekimliği

(Bu yazı GENÇ İVEK SAĞLIK BİLİM VE TEKNOLOJİLERİ DERGİSİ’nin 8. sayısında yayımlanmıştır.)

Öğr. Gör. Dr. Dt. EMİNE ORUÇ
İnönü Üniversitesi
Diş Hekimliği Fakültesi

Bilgisayar ve teknoloji ile ilgili gelişmeler tıp ve diş hekimliğinde değişiklikleri beraberinde getirmiştir. Gelişen teknolojinin teşhis ve tedavi alanına etkileri son yıllarda daha çarpıcı bir şekilde görülmektedir. Yazıda teknoloji çağıyla beraber dental teşhis, planlama ve tedavide meydana gelen değişimlere yer verilmiştir. 

20.yy’ın ikinci yarısı itibariyle başlayan iletişim ve teknolojik gelişmelerin hızla yayıldığı döneme “endüstri sonrası çağı” denmiştir. Daha sonra internet kullanımının yaygınlaşması ve 1995 itibariyle tamamen serbest bırakılmasıyla ülkemizde Bilişim Çağı ya da Bilgi Çağı olarak bilinen dönem başlamıştır. Diş hekimliği, teknolojinin bilgisayarların hayatımıza girmesiyle başlayan gelişmelerinden bütün alanlarıyla etkilenmeye devam etmektedir. Bu anlamda, teşhis ve tedavi sürecinde kullanılan konvansiyonel yöntemler de yerini büyük oranda dijital yöntemlere bırakmaktadır.

Diagnoz sürecinde dijitalleşme

Hastalıkların teşhisinde klinik ve radyografik muayene yöntemlerinden yararlanılır. Radyografik muayenede kullanılan film, Röntgen’in X-ışınlarını keşfiyle görüntülerin kaydedildiği ve görülebilir hale getirildiği temel araç olmuştur. Geleneksel yöntemlerle görüntü elde etmek için kullanılan fotoğraf filmleri 1980’li yıllarda yerini dijital sensörlere bırakmıştır. İlk filmsiz görüntüleme sistemi olan RadioVisioGraphy’ nin (RVG)(Trophy Radiologie, Vincennes, France) 1984 yılında Dr. Frances Mouyens tarafından icat edilmiştir. Her ne kadar diş hekimliği mesleğine adapte edilmesi zaman almış olsa da dijital radyografinin konvansiyonel radyografiden; görüntünün arşivlenmesi, geliştirilebilmesi, veri paylaşımı ve erişim kolaylığı gibi çok sayıda üstünlüğü sayesinde, kullanımı hızla yaygınlaşmıştır. Hastanın aldığı radyasyon miktarının düşüyor olması, film tekrarı sorununun önüne geçmesi, film taşıma problemini ortadan kaldırması, ekspojur zamanının %50-80 daha az olması diğer avantajları olarak sıralanabilir. RVG dışında oral diagnozda tercih edilen diğer dijital görüntüleme sistemleri CCD (Charge coupling device), CMOS-APS (complementary metal oxide semiconducter active pixel sensor =) ve fosfor plaklardır. Bu sistemler ile elde edilen görüntüler iki boyutludur ve zaman zaman teşhiste yetersiz kalmaktadır. Bu nedenle alanında en kıymetli yöntem, dokuları 3 boyutlu görüntüleyen bilgisayarlı tomografiler (BT) olmuştur. Öyle ki teknik, kendisini geliştiren bilim adamlarına Nobel ödülü kazandırmış ve en kaliteli anatomik görüntüleme teknolojisi ünvanına da sahip olmuştur.  Dentomaksillofasial bölge için kullanılan düşük dozlu konik ışın huzmeli bilgisayarlı tomografi (CBCT) cihazları ise son derece değerli diagnostik bilgiler sunmaktadır. CBCT’ler kullanılarak BT’ye oranla daha düşük doz ve daha düşük maliyetle, 4 kat daha net görüntüleme yapılmaktadır. Bu sayede implant planlamaları, kist ve tümörün boyut ve lokalizasyonun belirlenmesi, kök kanal morfolojileri, anatomik oluşumların komşuluklarının incelenmesi, bu yapılara ait patolojilerin belirlenmesi, çene eklemi morfoloji ve patolojileri, paranazal sinüslerin değerlendirilmesi, gömülü dişler,  hava yolu analizi, damak yarığı olan hastalarda yarık sınırlarının belirlenmesi gibi birçok alan aydınlatılmaktadır. Görüntülerin teknolojik yöntemler yardımıyla aktarıldığı monitör ekranındaincelenmesi hasta ve hekim işbirliğiyle tedavilerde mükemmeli yakalamayı da kolaylaştırmıştır.

Tedavi sürecinde dijitalleşme

Teknolojik gelişmeler günümüz diş hekimliği tedavi basamaklarında önemli değişiklikler sağlamaktadır. Dijital sistemler yardımıyla hastaların yüz, ağız ve dişlerine ait bilgiler doğru şekilde ölçülüp analiz edilmekte ve kişilere kendi tedavi tasarımlarına katılabilmesi imkanı sunulmaktadır. Ayrıca seans sayısı minimuma indirilerek yüksek estetik sonuçlar sağlanmakta, hasta konforunun maksimum olduğu tedavi imkanları edinilmektedir.  Dijital diş hekimliğinde tedavi basamakları şunlardır;

  1. Dijital tarama
  2. Dijital tasarım-CAD (Computer Aided Design – Bilgisayar Destekli Tasarım)
  3. Dijital üretim-CAM (Computer Aided Manufacturing –Bilgisayar Destekli Üretim)

Dijital tarama basamağı, hassas kameralar kullanılarak, sabit restorasyon yapılmak üzere hazırlanmış dişin negatifinin, geleneksel ‘ölçü maddesi-kaşık’ ile alınan ölçüye oranla çok daha detaylı elde edilmesi olarak tanımlanabilir. Özel kameralarla dijital olarak elde edilen bu görüntü bilgisayar ortamına aktarılmaktadır.  Bu sayede ölçü maddesi ve ölçü tekniği ile ilgili hassasiyetler ortadan kalkmakta, bulantı refleksi olan ve kaşığın ağzına yerleştirilmesinden rahatsızlık duyan bireylerin tedavisi kolaylaşmaktadır. Bunun dışında sayılabilecek sayısız dış etkenin olumsuz etkileri elimine edilebilmektedir.

Dijital tasarım basamağı yani CAD/CAM sistemlerin CAD basamağı, yapılacak olan restorasyonun planlamasının yapıldığı aşamadır. 1971 yılında sistem kurucusu olarak kabul edilen Francois DURET tarafından tanıtılmıştır. Elde edilen 3 boyutlu görüntünün laboratuvara aktarılması ve protezlerin dijital tasarımını kapsar. Bu planlama basamakları özellikle gülüş tasarımı ve implant pozisyonları sırasında kullanılmaktadır. Profesyonel fotoğraflar, videolar ve ağız içi tarama kayıtları, bilgisayar destekli programlar yardımıyla işlenmekte ve tedavi sonrası diş şekli, gülüş şekli ve yüzün tedaviyle uyumu en başından değerlendirilebilmektedir. Böylece hastaların final restorasyon şeklini tedavi sonlanmadan görebilmektedir.

Dijital üretim basamağı yani CAD/CAM sistemlerin CAM basamağı ise sanal olarak hazırlanmış restorasyonun çok hassas bir freze makinesi ile üretiminin gerçekleştirilmesidir. Herhangi bir laboratuvar aşamasına tabi tutulmadan şekillendirilen ve ağızda uygulanan ilk protez ise 1985’te klinik ortamında hazırlanan bir kron protezidir. Günümüzde çok daha gelişmiş halde olan cihazlar, 3 boyutlu yazıcı prensibinde çalışarak metal, seramik ve zirkonyum blokları 10-15dk gibi kısa sürelerde şekillendirmektedir. Bu sayede diş ve implant üstü protez, estetik dolgular, tam dişsiz hastaların kullandığı total protezler, çene eklemi hastalıklarında kullanılan plaklar ve ortodontik tedavilerde kullanılan şeffaf plaklar üretilebilmektedir. Üretilen bu restorasyonlar son aşamada hasta ağzına uygulanmaktadır.

Dijital çağa geçişle teknolojik gelişmelerin hızlanması, ağız ve diş sağlığı ile ilgili gelişmelere anlatıldığı şekilde yansımıştır. Tıp ve diş hekimliğinde doğru teşhis, doğru tedavi için olmazsa olmazdır. Gerek görüntüleme yöntemlerindeki ilerlemeler gerekse tedavi için kullanılan materyal ve yöntemlerdeki zenginleşmeler hem teşhiste hem de tedavide kalite ve standardı üst seviyelere taşımaya devam etmektedir. Artan kozmetik ve fonksiyonel ihtiyaçlarda bu yöntemlerin rutin kullanımını şüphesiz arttıracaktır. Bu bilgiler ışığında kullanılan tüm bu teknolojik sistemlerin doğruluğu konusunda yeni araştırmalar yapılmalıdır.

KAYNAKLAR

  1. Bell, D. (1976). The Coming of Post-Industrial Society: A Venture in Social Forecasting. Basic Books.
  2. van der Stelt PF. (2000). Principles of digital imaging. Dent Clin North Am, 44: 237-248.
  3. Patel S, Dawood A, Pitt Ford T, Whaites E. (2007) The potential applications of cone beam computed tomography in the management of endodontic problems. Int Endod J. 40; 818–30.
  4. Büyük, S , Ramoğlu, S . (2011). Ortodontik teşhiste konik ışınlı bilgisayarlı tomografi . Sağlık Bilimleri Dergisi , 20 (3) , 227-234 .
  5. McMillian P. (1979). Glass-Ceramics. 2. edition. London; Academic Press
  6. Özdoğan, A , Bayındır, F . (2019). CAD/CAM Sistemlerinde materyal seçimi ve kullanım alanları . Atatürk Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dergisi , 29 (2) , 357-361 .
  7. Beşir Kalaycı, B , Bayındır, F . (2015). Güncel dental bilgisayar destekli tasarım/bilgisayar destekli üretim sistemleri . Atatürk Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dergisi , Supplement 11 , 129-136 .