Tıbbi Cihaz Endüstrisi Açısından Pandemi Süreci ve Sonrasının Değerlendirilmesi

(Bu yazı GENÇ İVEK SAĞLIK BİLİM VE TEKNOLOJİLERİ DERGİSİ’nin 6. sayısında yayımlanmıştır.)

Hüseyin SARPKAYA

İVEK Tıbbi Cihaz ve Teknolojileri Komisyonu Başkanı

Tıbbi cihaz sanayisi dünya çapında en büyük endüstrilerin başında gelmektedir. Uzayan ömür ve yaşlanan nüfus, kronik hastalıklar, ileri teknolojik tetkik ve tedavi metotları sayesinde yıllık 500 milyar dolardan fazla bir paya sahiptir. Maalesef ülkemiz bu payın sadece %1’lik kısmını alabilmektedir. Her ne kadar yazımın başlığında süreci kategorik olarak ikiye ayırsam da anlatmak istediğim tıbbi cihaz endüstrinin davranışı ve stratejik açıdan pandemi öncesi ve sonrası durumunu ifade etmek olacaktır.

Öncelikle ülkemizdeki tıbbi cihaz sektörü hakkında sizlere kısa bir tanım yapmak istiyorum. Ülkemizde yaklaşık 22 bin adet ürün 3500 bakanlık kayıtlı ithalatçı ve imalatçı firma bulunmaktadır. Espicom 2017 verilerine göre 2016 yılı toplam pazar büyüklüğü 2.3 milyar dolar olup tıbbi cihaz pazarının toplam sağlık harcamalarının %6.0’sını oluşturduğu görülmüştür. Yerli üretimin yeterli düzeyde olmaması nedeniyle pazar ihtiyacının %85.1’inin ithalatla karşılandığı görülmektedir. Eklemiş olduğum grafikte sektörün çalışma alanlarına göre dağılım gözükmektedir.

2020 yılında dünya daha önce karşılaşmadığı bir salgın vakasıyla karşı karşıya kaldı. Krizlere hazırlıklı olmak ülkelerin risk limitleri içerisinde olsa da, bilinmeyen düşmana karşı olan bu savaşta birçok devletin eli kolu bağlandı. Verdiğimiz can kayıpları, yaşadığımız tedarik sıkıntıları neticesinde her alanda kendi kendine yetebilme gerekliliği konusunun ne denli önemli olduğunu bir kez daha anlamış olduk. Sonucunda güçlü sosyal bir sağlık sisteminin ve deneyimli tedarikçilerin ne kadar önemli olduğu herkes tarafından acı bir şekilde anlaşılmış oldu.

Bu süreç, hiç alışık olmadığımız yaşam kurallarını da beraberinde getirdi. Kısıtlanan seyahatlerden tutun sosyal mesafeye, maskeler, siperlikler, sokağa çıkma yasakları, hijyen tedbirleri hepimizin gündemine girdi. Belki de bugün bilmediğimiz bazı yaşam alışkanlıklarımızı ileride terk etmek zorunda kalacağız.

Yeni normal ne olacak! Herkes çok merak ediyor. Ortak kanaat mobil ve tele tıp teknolojilerinin, giyilebilen sağlık gereçlerinin, uzaktan takip sistemlerinin önem arz edecek olması. Çünkü kronik bir vakanın hastane ortamında virüs kapma ihtimali her daim aklımızın bir ucunda kalacak. Hastaneye gitmeden teşhis ve tedavi seçenekleri üzerine araştırma yapan birçok firma kolları sıvamaya başladı bile. Firmaların üretim ve tedarik stratejileri de değişecek elbet. Yerinde üretim, anlık üretim gibi kavramlar çok konuşulacak. Yakın zamanda bakanlığın açıklaması ile karantina hastaları için tedavi süreçleri TeleTıp üzerinden olacak. Zaten HES kodu ve e-nabız gibi uygulamalar vatandaşlarımız tarafından sıklıkla kullanılmakta. Bu sektör için tam bir pradigma değişimi denebilir. Başka bir tanımla fiziksel anlamda evler hastaneye dönüyor demek bu! Asıl önemlisi kamunun bu hizmete bir değer biçip ödeme yapması bence.

Fazla mobiletinin risk olduğu bir dünyada artık sağlık otoriteleri insanlar hasta olmasın diye daha çok çalışacak. Koruyucu hekimlik, sağlıklı kalma gelecek yüz yılın sihirli kelimesi olacak yani pandemi sonrası bir yaklaşım artık yok, pandemi ile yaşama ekonomiye devam edebilme var.

Sektör profesyoneli olarak hep bildiğimiz stratejik alan diye tanımlamaya çalıştığımız tıbbi cihaz sektörü bu pandemi ile beraber kamuoyunun gündemine girmiş bulunmakta.

Meseleye bir fırsat olarak bakabilirsek ve değişen teknolojileri sektörümüze uyarlayabilirsek Avrupa pazarına yakınlığımız eğitilebilen genç nüfus sayesinde, sağlık alanında üretim üstü olabiliriz. Bunun için kamu desteğini alarak, üniversite ve sivil toplum kuruluşlarımızla birlikte daha çok çalışmalıyız.

Yazdıklarımı bir toparlamak gerekirse değişen tedarik zinciri ve talep miktarı bizlerin yeni normale adapte olarak işlerimizi, endüstrimizi yeniden kurgulamak gerektiğini göstermekte. Gelecek nesillerin selameti için mutlaka ama mutlaka kendi kendimize yetecek duruma gelmeliyiz.

Sağlık ürünleri alanında acil bir yerelleşme başlamalı. Bununla beraber hızlı ve esnek üretim modeli kurgulamanlayız ki yarın muhtemel yaşanacak başka bir salgında ihtiyaç duyulan ürünleri kimseye muhtaç olmadan tedarik edebilelim.

Bu dönem öyle bir dönem olacak ki hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı kesin. Evet paradigma değişecek ve gelecekte değişimi yönetebilen ülkeler lider olarak yoluna devam edecek.

Kaynak: Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2018-2022 Stratejik Plan