Değişen Dünya Trendleri ve Psikoloji

(Bu yazı GENÇ İVEK SAĞLIK BİLİM VE TEKNOLOJİLERİ DERGİSİ’nin 8. sayısında yayımlanmıştır.) 

Psk. BETÜL GÜNEŞ
Montclair State University

“Bir nehirde iki defa yıkanılmaz.”
Devrimci filozof Herakles bu önemli cümlesiyle her şeyin değişmeye mahkûm olduğunu vurgular. Yıllar içinde her şey gibi psikoloji alanı da bu değişimden kendine düşen payı almıştır. Yaygın sosyal medya kültürü etkisiyle sık görülen bazı psikolojik bozukluklar, bunlara uygun popüler tedavi yöntemleri ve birçok psikolojik trendlerden de bahsetmek mümkündür. Yıllar önce yapılan birçok araştırma günümüzde popüler olacak psikoloji trendlerini tahmin etmeye çalışmış ve hatta başarılı olmuşlardır.  Bu yazımızda teknoloji ve psikoloji ilişkisinin yıllar içinde gerçekleşen etkileşiminin yarattığı sonuçlara değinilecektir.

Sizlere Amerikan Psikolog Derneği’nin 2013 yılında yayımlamış olduğu ilginç bir araştırmadan ve sonuçlarından bahsetmek istiyorum. Norcoss ve arkadaşlarının yapmış olduğu bu önemli araştırma, farklı akademik seviyedeki 70 kadar psikoterapi uzmanını bir araya getirip, onlardan önümüzdeki 10 yılda popüler olacak psikoterapi eğilimleri hakkındaki tahminlerini alırlar ve bu uzmanlar popüler olacağını düşündükleri psikoterapi eğilimlerini oylarlar. Delhi Poll ismiyle bilinen bu çalışmanın sonuçları bize günümüzdeki psikoloji trendleriyle alakalı önemli ipuçları sağlamıştır. Yapılan araştırmanın sonucuna göre bilişsel-davranışsal, bütünleştirici, ve çok kültürlü teorilerin 2022’de en popüler psikolojik eğilimler olacağını ve klasik psikanaliz ile Jön terapisinin eski popülerliğini yitirmesi beklendiği ifade edilmiştir Ayrıca teknolojinin gelişmesi ile internet ve telefon üzerinden psikoterapilerin yapılmaya başlanacağı ve gitgide popüler olacağı bekleniyordu. Bunların yanında Mindfulness anlayışının ve tekniklerinin de 2022’de popüler konulardan olacağı yönünde tahminleri vardı.  

Peki  Delhi Poll araştırması günümüz psikoloji trendlerini doğru tahmin edebildi mi? Görünüşe göre Delhi Poll araştırması sonuçları şaşırtıcı şekilde günümüz psikoterapi trendlerinin neler olacağını doğru şekilde tahmin etti. Özellikle Midnfullnes araştırma sonucunda belirtildiği gibi popülaritede birinci sıraya yükseldi. Mindfullness, kişinin içinde bulunduğu ana odaklanıp yargılayıcı olmadan nazik bir şekilde duygu, düşünce ve olayları bilinçli bir şekilde odaklanıp izleyebilme becerisi olarak tanımlanmaktadır. Ana odaklanma becerisinin kazanılması içinse birçok teknik uygulanmaktadır. En çok bilinen Mindfulness teknikleri ise nefes tekniği ve meditasyondur.

Mindfulness yaklaşımını ise bilişsel-davranışçı terapi ekolu takip eder. Aslında araştırmanın tahmin ettiği bir diğer önemli husus ise psikoterapik trendlerin en hızlı ve en etkili olanın popüler olmasıydı. Zira kısa süreli (5-12 seans) terapilerin de popülaritesi arttı.

Diğer önemli tahminleri ise teknolojinin psikolojik gelişmeler üzerindeki etkisi oldu. Özellikle içinde bulunduğumuz pandemi durumu bu değişimi çok hislendirdi. Online terapiler ve tele psikoloji tüm dünyada yaygınlaştı. Tüm bu teknolojik gelişmeler hayatın diğer alanlarında olduğu gibi psikoloji bilimi üzerinde de fazlaca etkili oldu.

Teknoloji ve Psikoloji

Teknolojinin gelişmesi her alanı olduğu gibi psikoloji bilimini de derinden etkiledi. Özellikle içinde bulunduğumuz pandemi dönemi her açıdan bizleri teknolojiye bağımlı kıldı. Eğitimler, okullar, alışverişlerimiz her şey bir anda online sisteme adapte olmaya zorlandı. Pandemi bizleri hisli ve etkili şekilde online ortama alıştırdı. Bununla beraber evden çıkamamanın bize diğer bir negatif etkisi ise ekran bağımlılığı oldu. Büyük çoğunluğumuzun ekran önünde geçirdiği süreler arttı. 

Özellikle birçok ebeveyn için televizyon, bilgisayar ve tabletler çocukların bakıcılığını üstlenmiş durumda. Bunun sonucu olarak teknolojik gelişmelerle birlikte yeni bağımlılık çeşitleri ortaya çıktı. UNICEF’in yapmış olduğu bir araştırmaya göre dünya çapında ortalama 1,5 milyon çocuk pandemi etkisiyle okullarından uzakta kaldı. Pandemiden en çok etkilenen alanlardan biri de  eğitim oldu. Anne ve babalar da bu etkiden payını aldı. Ne yazık ki evde kalınan süreler artınca bu süre zarfında ekran önünde geçirilen sürede de dramatik bir artış yaşandı. Parents Together Vakfı’nın 3000 ebeveyn üzerinde yaptığı bir araştırmaya göre çocukların ekran önünde geçirdiği süre yüzde 500 artış göstermiş. Hem okulların bilgisayar üzerinden eğitim vermesi hem de anne babaların bilgisayar, televizyon ve telefonu çocuk bakıcısı gibi kullanmalarının sonucu olarak ekran süresinde artış görülüyor.

Peki ekran önünde geçirilen süreler çocukların psikolojisi üzerinde herhangi bir etki oluşturmakta mıdır? Bu soruya hepinizin evet cevabını verdiğini duyar gibiyim. Ekran önünde uzun zaman geçirilmesinin olumlu bir getirisi olduğunu kimse düşünmüyor ama bu durumu çözmek için de elimizden bir şey gelmiyor diye düşünüyoruz. Dünya Sağlık Örgütü ekran önünde geçirilen sürenin artması ile ilgili olarak, özellikle ergenlerde depresyon ve anksiyete gibi önemli psikolojik problemlerin görülme olasılığının arttığını belirtmiştir. Tabii ki ekran önünde geçirilen süreyle beraber izlenilen programların içerikleri de gençlerin psikolojilerinin negatif şekilde etkilenmesinde önemli bir faktördür.

Ne yapılmalı?

İçinde yaşadığımız dünya ne yazık ki sadece hastalıkların semptomlarına odaklanmış durumda. Hastalığın asıl sebebini görmezden gelip en hisli şekilde semptomu baskılamayı veya ortadan kaldırmayı amaçlamaktadır. Aslında bu durum yaşadığımız çağın bir hız çağı olmasından ileri gelmektedir. İşin kötü tarafı ise insanlar durumundan şikâyetçi görünmüyor. Hepimiz bir acele içinde oradan oraya koşturmaktayız. Hiçbirimiz sorunun temelini anlayıp semptomları kökünden ortadan kaldırmaya vakit harcamak istemiyoruz. Diğer bir deyişle başımız ağrıdığında ağrı kesici alıp günlük koşturmacalarımıza kaldığımız yerden devam etmek bize daha kolay geliyor. Aslında Delhi Poll araştırması belki de bu çağın hız çağı olacağını tahmin etmesi yüzünden bu çalışmayı bu kadar doğru sonuçlar elde etmeye götürmüştür. Kemal Sayar’ın dediği gibi “içinde bulunduğumuz çağ, ‘şimdi’yi yaşamamıza fırsat vermiyor, her şey gelecek için yapılıyor.”

Belki de bu çağın semptomlarını fark edip onları kökünden çözmek için en güzel çözüm yavaşlamaktır.

KAYNAKLAR

  1. Narcross J. C., Pfund R. A., & Prochaska J. O. (2013), Psychotherapy in 2022: A Delphi Poll on Its Future. Professional Psychology: Research and Practice Vol. 44, No. 5, 363–370
  2. Kemal Sayar Yavaşla Kitabi, 3. Baskı, Timaş yayınları
  3. https://m.bianet.org/bianet/toplum/229633-pandemide-ekran-suresindeki-artis-yuzde-500
  4. https://mindfulacademy.co/mindfulness-nedir/
  5. https://www.avira.com/en/blog/children-and-technology-what-do-we-know-about-the-risks
  6. https://www.worldcampus.psu.edu/degrees-and-certificates/psychology-bachelors/overview
  7. https://gohighbrow.com/psychology-courses/
  8. https://mccchloesowerbutts.home.blog/career/
  9. http://www.clemson.edu/degrees/psychology