Dr. Mahmut TOKAÇ
Medipol Üniversitesi bünyesinde Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Araştırma ve Uygulama Merkezi kuruldu. Nedir bu “geleneksel ve tamamlayıcı tıp” ve neden böyle bir merkezin kurulmasına ihtiyaç hissedildi? Dünyada ve ülkemizde durum nedir? Şimdi bu soruların cevaplarına şöyle bir göz atalım.
Dünya Sağlık Örgütüne (DSÖ) göre “geleneksel tıp”, fiziksel ve ruhsal hastalıklardan korunma, bunlara tanı koyma, iyileştirme veya tedavi etmenin yanında sağlığın iyi sürdürülmesinde de kullanılan, farklı kültürlere özgü teori, inanç ve tecrübelere dayalı -izahı yapılabilen veya yapılamayan- bilgi, beceri ve uygulamaların bütünüdür. Bu yöntemler bir ülkenin kendi geleneklerinin parçası olmayan ve hâkim sağlık sistemine entegre olmamış sağlık uygulamaları yelpazesini kapsadığı zaman “tamamlayıcı tıp” veya “alternatif tıp” olarak adlandırılır. Bazı ülkeler için “tamamlayıcı tıp”, Batı tıbbının dışında ama onunla birlikte kullanılan uygulamaları ifade ederken; “alternatif tıp”, Batı tıbbı yerine ikame edilen yöntemler anlamına gelebilmektedir. Bir de “restoratif tıp” terimi vardır ki AARM’ın (Association for the Advancement of Restorative Medicine) tanımlamasına göre “fizyolojik mekanizmalara en az müdahale ile yapı ve fonksiyon kayıplarını düzeltmeyi esas alan bazı tamamlayıcı ve alternatif tıp yöntemlerini geçerli Batı tıbbı yöntemleri ile birlikte kapsayan bir terim olarak entegratif tıbbın bir alt grubu”nu ifade ediyor. Biz hepsini kapsayan bir ifade olarak “geleneksel ve tamamlayıcı tıp” terimini tercih ediyoruz.
Günümüz dünyasında geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamaları gittikçe artmaktadır. Bu artışın gerekçelerinden biri olan doğal ürünlerin iyi ve güvenli olduğu inancıdır. İnsanların önemli bir kesiminin hayatında yer bulan bu tür tıbbi uygulamaların göz ardı edilmesinin toplum sağlığını korumaktan çok riske etmeye yol açacağı aşikârdır. Özellikle standardizasyondan yoksun, mevzuat alt yapısı olmayan, denetimsiz ve istismara açık bir alanın göz ardı edilmesi daha çok başıboş kalması anlamına gelecektir.
Dünya Sağlı Örgütü’nün Bakışı
Geleneksel ve tamamlayıcı tıp konusu yıllardan beri DSÖ Genel Kurullarının gündemine gelmektedir. Geleneksel Tıp Alanında Araştırma ve Eğitimin Geliştirilmesi (1977), Tıbbi Bitkiler (1978), Geleneksel Tıp (1987), Geleneksel Tıp ve Tıbbi Bitkiler (1988), Geleneksel Tıp ve Modern Sağlık Hizmetleri (1989, 1991) başlıkları altında kararlar kabul edilmiştir. Bu sürede akupunktur ve bitkisel tedavileri konu alan birçok rapor yayımlanmıştır. “Geleneksel Tıp Araştırma ve Değerlendirme Metodolojileri Rehberi (2000)” ve “Geleneksel Tıp /Alternatif ve Tamamlayıcı Tıbbın Dünyadaki Yasal Durumu (2001)” ile “DSÖ Geleneksel Tıp Stratejisi 2002-2005”adlı dokümanlar yayımlanmıştır. Küresel sağlık politikalarının geliştirilmesi ve uygulanmasında aktif rol oynayan DSÖ’nün geleneksel tıp konusunda lakayt kalmamaya çalıştığı görülmektedir.
DSÖ Başkanı Dr. Chan, geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarının yaygınlaşmasındaki önemli bir etken olan doğal ürünlerin esasları itibarıyla iyi ve güvenli olduğuna olan inancın istismar edilmesi ve ticari olarak kolayca pazarlanabilmesi gerçeğinden hareketle şu yargıya varıyor: “Köklü, kültürel olarak kabul gören ve yararlı bir geleneksel tıp, şefkatli bir tedavi ve şifa sanatı olarak iyi eğitim almış, tecrübeli ve lisanslı kişiler eliyle uygulanırsa daha zor istismar edilecektir”.
Pekin’de düzenlen Geleneksel Tıp Kongresinin ardından geleneksel tıbbın güvenli ve etkili kullanımını teşvik eden “Pekin Deklarasyonu” yayımlandı. Deklarasyon, geleneksel tıbbın ulusal sağlık sistemlerine entegre edilmesi yönünde DSÖ üye ülkelerini adım atmaya davet etmiştir. Geleneksel tıp hakkında ulusal politika oluşturulması, geleneksel ve bitkisel ilaçlarla ilgili ulusal mevzuat geliştirilmesi, geleneksel tıbbın temel sağlık hizmetleri kapsamında ele alınması ve geleneksel tıp uygulamaları için ulusal düzenlemelerle bu alanlarda araştırmaların yapılması için, üye ülkeler iş birliği yapmaya çağırmaktadır. Ayrıca konvansiyonel tıp ile geleneksel tıp mensupları arasında iletişimin güçlendirilmesi; sağlık çalışanlarına, tıp öğrencilerine ve ilgili araştırmacılara yönelik uygun eğitim programlarının yapılması gerektiğine vurgu yapmaktadır. Pekin Deklarasyonundan 6 ay sonra, 2009 yılı DSÖ Genel Kurulunda (62. World Health Assembly) bu deklarasyonu esas alan bir tüzük kabul edildi.
Tarihsel kökenini aldığı toplumda yer edinmiş olan “geleneksel tedaviler”, bir anlamda uzun yılların tecrübesine dayalı geleneğin güvencesi altındadır. Tamamlayıcı tıp uygulamaları, uygulama alanı bulduğu toplumun gelenekleri, alışkanlıkları ve bilgi birikimine yabancılığı oranında güvenli alandan uzaklaşmaktadır. DSÖ’nün geleneksel tıp/tamamlayıcı tıp ayırımı yapmaksızın, halk sağlığı adına toplumların birikimleri ve kabullerinden yararlanmaya çalıştığı, bu birikimlerin olumlu yönlerinin açığa çıkarılması için çaba harcadığı görülmektedir. Standardize edilmiş bilimsel metotlar kullanarak bu alanlarda araştırmalar yapılmasını teşvik etmekte, uygulamaların eğitimli ve lisanslı kimseler tarafından yapılmasını sağlamaya çalışmakta ve en önemlisi üye ülkelerin bu tıp anlayışlarını göz ardı etmeksizin, istismar edilmesine fırsat vermeyecek şekilde ulusal mevzuatlarını geliştirmelerine yardımcı olmaya çalışmaktadır.
Geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarının yaygın olduğu ülkelerde bu amaçlarla mevzuat geliştirilmiştir ve uygulayıcılara lisanslama yapılmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri, alternatif ve tamamlayıcı tıp için National Center for Complementary and Alternative Medicine (NCCAM) adlı bir kurum oluşturmuş ve 2010 yılında Ulusal Sağlık Enstitüsü (NIH) 520 milyon Doları bu alandaki araştırmalara ayırmıştır.
Avusturya ve Almanya’da ise geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarının tamama yakını lisanslı doktorlar eliyle yürütülmektedir. Avustralya, Hindistan, Malezya ve Uzakdoğu ülkelerinde geleneksel ve tamamlayıcı tıp metotlarının kullanımının entegrasyonu, desteklenmesi ve düzenlenmesi için yeni politikalar geliştirmeye çalışılmaktadır.
Ülkemizdeki durum
Ülkemizde geleneksel ve tamamlayıcı yöntemler ile ilgili tam anlamıyla bir düzenleme henüz gerçekleştirilmiş değildir. Halen ülkemizde sadece akupunkturla ilgili olarak 17/09/2002 tarihli ve 24879 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Akupunktur Tedavisi Uygulanan Özel Sağlık Kuruluşları ile Bu Tedavinin Uygulanması Hakkında Yönetmelik” mevcuttur.
Ayrıca 21/08/2010 tarihli ve 27679 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Sağlık Bakanlığı Sertifikalı Eğitim Yönetmeliği çerçevesinde ülkemizde fitoterapi tedavisi uygulayacak hekimlerin eğitiminin ve yeterliliğinin sağlanması amacıyla “Hekimlere Yönelik Fitoterapi Sertifika Eğitim Programı Standartları” 04.01.2011 tarihli ve 55 sayılı Bakanlık Onayı ile yürürlüğe girmiştir.
Son olarak 02/11/2012 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Sağlık Bakanlığının teşkilat yapısını ve görevlerini düzenleyen 663 Sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede “Geleneksel, tamamlayıcı ve alternatif tıp uygulamaları ile ilgili düzenleme yapmak” Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün görevleri içinde yer alırken ve “Geleneksel bitkisel tıbbi ürünler ve homeopatik tıbbi ürünler” Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’nun görev alanları arasında sayılmıştır.
Söz konusu 663 sayılı KHK’ye istinaden Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün bünyesinde Geleneksel, Tamamlayıcı ve Alternatif Tıp Uygulamaları Daire Başkanlığı ihdas edilmiş olup, söz konusu Daire Başkanlığı tarafından Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmelik Taslağı çalışmaları devam etmektedir.
Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları
Sayıları düzineleri bulan Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp uygulamalarını, NCCAM, başlıca üç başlık altında toplamıştır:
1- Doğal ürünler (tıbbi bitkiler, probiyotikler vb.),
2- Zihin ve beden tıbbı (meditasyon, akupunktur vb.),
3- Fiziksel manipülasyona dayalı uygulamaları (masaj, osteopati vb.).
Bu uygulamaların bazıları şunlardır (alfabetik sıralanmıştır):
- Akupunktur
- Aleksader tekniği
- Antroprofizik tıp
- Aromaterapi
- Ayurveda
- Bach ilaçları
- Bio-feedback
- Bitkisel Tıp
- Biyoenerji
- Biyo-kimya
- Do-in (bastır oraya)
- Hidroterapi
- Hipnoz
- Hirudoterapi
- Homeopati
- Kayropratik
- Kupa Tedavisi
- Makrobiyotik
- Masaj
- Müzik tedavisi
- Natüropati
- Negatif iyon tedavisi
- Orgon tedavisi
- Osteopati
- Örüntü tedavisi
- Piramit tedavisi
- Psionik
- Radyestezi
- Radyonik
- Refleksoloji
- Renk tedavisi
- Rolf metodu
- Sesle tedavi
- Shiatsu
- Şifacılık
- Yoga
Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Araştırma ve Uygulama Merkezi
Günümüz dünyasında hızla artan geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarının ve kullanılan doğal ürünlerin iyi ve güvenli olduğu inancı kolaylıkla istismar edilebildiğini belirtmiştik. İstismar bu yöntemlerin iyi eğitim almış ve lisanslı kişiler eliyle uygulanması halinde önlenebilecektir. Ne yazık ki tıp fakültelerimizde ne lisans döneminde ne de mezuniyet sonrasında bu tarzda bir eğitim verilmemektedir. Böylece bu uygulamalar tıp dışı insanların ya da tıp mensubu olmakla birlikte bu konuda yeterli eğitimi almamış insanlar tarafından uygulanmaya çalışılmaktadır.
Öncelikli olarak geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarının bilimsel yöntemlerle araştırmalarının yapılması ve tıp doktorlarına lisans süresinde ve mezuniyet sonrası dönemde kanıta dayalı bilgiler eşliğinde uygulamalı bir şekilde öğretilmesi sağlanmalıdır. Ayrıca bu eğitimler sonucu yetkilendirilmiş kişilerin denetimli olarak bu uygulamaları yapmalarının temin edilmesi, bunların dışında kalanların bu uygulamaları yapmalarının engellenmesi gerekir. Nitekim Sağlık Bakanlığı yıllardır akupunktur uygulayıcılarını sertifikalandırmakta ve denetlemektedir.
Medipol Üniversitesi bünyesinde tesis edilen Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Araştırma ve Uygulama Merkezi işte bu gerekçelerle kurulmuştur. Bu merkezde geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarının bilimsel yöntemlerle araştırmalarının yapılması, tıp doktorlarına lisans süresinde kanıta dayalı bilgiler eşliğinde öğretilmesi ve mezuniyet sonrası dönemde uygulamalı bir şekilde eğitilerek yetkilendirilmesi amaçlanmıştır. Bu suretle geleneksel ve tamamlayıcı yöntemlerin eğitilmiş ve yetkilendirilmiş insanlarca uygulanması temin edilmiş olacaktır. Batı tıbbı ile geleneksel ve tamamlayıcı tıbbın birlikte uyum içinde halkımızın sağlığına katkıda bulunabilecektir.
Merkezde öncelikle Sağlık Bakanlığınca kabul edilmiş olan akupunktur, hipnoz, fitoterapi, hidroterapi, gıda rejiminin düzenlenmesi yoluyla sağlıklı yaşam gibi geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamaları tıp fakültesi öğrencilerine öğretilecek, mezuniyet sonrası dönemde ise uygulamalı eğitimler verilerek eğitimlerini başarıyla tamamlayanlar Sağlık Bakanlığı ile işbirliği içinde sertifikalandırılacaktır.
Merkez bünyesinde konuyla ilgili bir literatür derleme çalışması yapılarak ülkemizde henüz kabul görmemekle birlikte dünyada kabul gören homeopati, osteopati, kupa tedavisi, hirudoterapi, aromaterapi, biyoenerji vs. gibi geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamaları araştırılarak bunların uygulanabilirliği tespit edilecek ve Sağlık Bakanlığı tarafından tanınmasını müteakip eğitim ve sertifikasyonlarının yapılması sağlanacaktır.
Geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamaları ile ilgili yurt içi ve yurt dışı kişi, kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapılarak bu konularda uzman kişilerin gerek merkeze gelmeleri vasıtasıyla gerekse elemanlarımızın bu kurum ve kuruluşlara giderek eğitim almaları yoluyla bilgi temini sağlanacaktır.
Ayrıca tıbbi bitkisel ürünler konusunda tümüyle dışa bağımlı olmamız dolayısıyla hem kontrolde zorlanılmakta hem de ülkemize yüklü bir miktarda ithalat yükü getirmektedir. Endemik tıbbi bitkiler açısından oldukça zengin olan ülkemizdeki potansiyel harekete geçirilerek bu bitkilerden tıbbi ilaç veya yarı mamül ürünler üretilebildiği takdirde diğer ülkelere ihraç etme imkanları da sağlanacaktır. Merkezimizde ülkemizdeki endemik bitkilerin üretimi konusunda da araştırma ve geliştirme çalışmaları yapılarak bu bitkilerin endüstriyel üretimlerine katkıda bulunulmaya çalışılacaktır.
KAYNAKLAR
1) General Guidelines for Methodologies on Research and Evaluation of Traditional Medicine, World Health Organization, 2000 Geneva.
2) “Beijing Declaration” http://www.who.int/medicines/areas/traditional/congress/beijing_declaration/en/index.html (Erişim tarihi: 5.01.2012).
3) Legal Status of Traditional Medicine and Complementary/Alternative Medicine: A Worldwide Review, World Health Organization, Geneva, 2001.
WHO Traditional Medicine Strategy 2002–2005, World Health Organization Geneva.
4) Traditional medicine, Fact sheet N°134 December 2008 http://www.who.int/mediacentre/factsheets/fs134/en/index.html (Erişim tarihi: 5.01.2012).
5) NIH ‘Estimates of Funding for Various Research, Condition, and Disease Categories (RCDC)’ http://report.nih.gov/rcdc/categories/default.aspx.
6) “White House Commission on Complementary and Alternative Medicine Policy”. March 2002. Archived from the original on 2011-08-25.
7) Chan, M.; WHO Congress on Traditional Medicine, 7-9 November 2008, Beijing, China http://www.who.int/dg/speeches/2008/20081107/en/index.html (Erişim tarihi: 5.01.2012).
8) Gorski, D.; Science Based Medicine, Credulity about acupuncture infiltrates. the New England Journal of Medicine, http://www.sciencebasedmedicine.org/index.php/acupuncture-infiltrates-the-new-england-journal-of-medicine/ (Erişim tarihi: 5.01.2012).
9) Deepak, A. and Anshu, S.; Indigenous Herbal Medicines: Tribal Formulations and Traditional Herbal Practices. Jaipur: Aavishkar Publishers Distributor. p. 440, 2008.
10) Kopelman, Lorretta M. “The role of science in assessing conventional, complementary, and alternative medicines”. In Callahan D. The Role of Complementary and Alternative Medicine: Accommodating Pluralism. Washington, DC: Georgetown University Press. pp. 36–53. 2004.
11) Shang A. et al.: Are the clinical effects of homoeopathy placebo effects? Comparative study of placebo-controlled trials of homoeopathy and allopathy. Lancet 2005;366 (9487):726-733
8) The Society of Homeopaths press release “Universal Condemnation for The Lancet’s Stance on Homeopathy” 19 September 2005.
12) Chatfield, K. and Relton, C.; “Are the clinical effects of homeopathy placebo effects? – A full critique of the article by Shang et al” (September 2005) http://www.homeopathyoz.org/downloads/ECCH-Critique.pdf (Erişim tarihi: 5.01.2012).
13) Marty (1999). “The Complete German Commission E Monographs: Therapeutic Guide to Herbal Medicines”. J Amer Med Assoc 281 (19): 1852–3.doi:10.1001/jama.281.19.1852.
14) Öztürk, G.; Alternatif Terminoloji, SD Sağlık Düşüncesi ve Tıp Kültürü Dergisi, İlkbahar 2012, Sayı: 22, s: 6-7.
15) Aydın, S.; DSÖ ve Gelenekten Küresele Tıbbın Alternatif Serüveni, SD Sağlık Düşüncesi ve Tıp Kültürü Dergisi, İlkbahar 2012, Sayı: 22, s: 8-11.
16) Nakajima, Ş.; Batıda Alternatif Tıbbı Kayıt Altına Alma Süreci, SD Sağlık Düşüncesi ve Tıp Kültürü Dergisi, İlkbahar 2012, Sayı: 22, s: 46-47.
17) Faydaoğlu, E. ve Sürücüoğlu, MS.; Geçmişten Günümüze Tıbbi ve Aromatik Bitkilerin Kullanılması ve Ekonomik Önemi, Kastamonu Üni., Orman Fakültesi Dergisi, 2011, 11 (1): 52-67.
18) Öztürk, M. ve ark.; Isparta İli’nde Halkın Geleneksel Tedavi Tercihi, T K J Medical Ethics, 2005, 13, 179-186.
19) Stanway, A.; Alternatif Tıp El Kitabı, (Çev.: A. Aker, A. Kut, A. Okçu), İnsan Yayınları, İstanbul, 1990.
20) Gürgan, M.; Hindistan’da Yaşatılan Bir Gelenek: Yunani Tıp, SD Sağlık Düşüncesi ve Tıp Kültürü Dergisi, İlkbahar 2012, Sayı: 22, s: 74-77.
(SD Sağlık Düşüncesi ve Tıp Kültürü Dergisi’nin Eylül-Ekim-Kasım 2013 tarihli 28. sayısından alıntıdır.)Kaynak: SD Sağlık Düşüncesi ve Tıp Kültürü Dergisi’nin Eylül-Ekim-Kasım 2013 tarihli 28. sayısından alıntıdır. Künye:Tokaç, M., Geleneksel Tıbba Akademik Yaklaşım: GETTAM, SD Sağlık Düşüncesi ve Tıp Kültürü Dergisi, Eylül-Ekim-Kasım 2013, Sayı 28, s: 82-85.